Ne zaman içine kapansan insanlar damlayıveriyor ortaya, anlatsana bize diyerek. Sorun aslında ne insanlarda ne de edilen o havalı birkaç cümlede. sorun sende, sorun içini içine dökememekte.
Herkes tüm köşeleri kapmış da ben ortada açık hedef kalmışım gibi sanki. Kendini hiç neden ağladığını bile bilmeden ağlarken buldun mu; nedensiz yere başlayan o ağlama yanında kendi nedenlerini de getirdi mi, sanki ağlaman gereken zamanlarda ağlayamamışsın da acısı şimdi çıkıyormuş gibi. Kendini hangi birine ağladığını fark etmeye çalışırken buldun mu? Nedeni olmayan şeylerin nedenini sorup sorup bulamadığın her yanıt için kendi aklının yetersiz kalmasına sinirlenip kendine kızdın mı,sen hiç gördüğün her şey akıp giderken kendini zamandan soyutlanmış hissettin mi; kendi kendine külfet geldin mi?
Konuşunca, konuştuğun için; yazınca da yazdığın için bir şeyler duyacağından kendini durdurdun mu ? Senin seçimin olmayan bir şey senin tüm seçimlerini etkilediği için kendinde kayboldun mu? Her şeye rağmen içinde bir yerlerde parıldayan ufacık bir umut olduğu için bir durdun mu ? Çünkü o umut denen şey iğrenç bir şey. Seni kandırmaktan, oyalamaktan başka hiçbir şeye yaramıyor. Bazen tek bir cesur hareketle sadece yok etmek istiyorsun.
Sen hiç bilmiyorsun her kimsen eğer, kendine aynada, hiç tanımadığın birine bakar gibi bakmak nedir bilmiyorsun. Tüm o irade denilen şey bazen başına vuruyor, bir duş başlığının altında o delikten gitsin diyorsun . ..
Yaramazlık yapıp düştükten sonra can acısına rağmen yaramazlık yapıp kendi canını acıttığı için annesinden bir güzel dayak yiyen küçük çocuklar gibi her düşüşümde kendi canımı acıttırdığım için bir de canımı ben yaktım. Değer verdiğim her insanın eninde sonunda gözden çıkardığı ilk insan olmaktan da, değer verdiğim için suçlu bulunmaktan da, bunlar bitip de kendi yoluma bakmaya çalıştığımda ise nankör ilan edilmekten de kendi içimin içine çekildim. nokta kadar kaldım.
Perşembenin geleceği çarşambadan belliyken tüm insanlardan soyutlanıp kendi kendimin annesi, babası, kardeşi, dostu, sevgilisi olayım. Gece uyurken kendi başımı yine kendim okşayayım. Ben, ben varken, bana sahip çıkayım. İstiyorum ki insanlarla oturup çayımızı içelim, akşam dışarı çıkalım, yemek yapıp yiyelim, havadan sudan bahsedelim, modadan konuşalım ucu hiçbir yere varmayan sohbetlerimizi paylaşalım ama kimse de ne beni bilsin ne de bana kendi hayatına uygulayamadığı öğütlerini versin.
İstiyorum ki yıktığım duvarlarımın daha sağlamlarını inşaa edeyim. Bir daha hiç kimsenin gelip o duvarları yıkıp “enkazı beğendin mi ,hepsi senin suçun aslında böyle olmayabilirdi ,yapsaydın etseydin “ demesine izin vermeyeyim . Ben artık istiyorum ki, arkamdan ne yapacağını bilmediğim isimleri olan insanlar yüzünden,ne yapacağımı şaşırmış şekilde kan kaybetmeyeyim.
Ben artık istiyorum ki hayatımdan kim çıkacaksa en son, giderken ışığı da söndürsün. Çabuk gitsin. Tabana kuvvet gitmesinin sorumlusunu da ben yapmadan gitsin. Gerekiyorsa herkes gitsin...
keske hersey dedigin gibi olsa...
YanıtlaSil