Çeyiz çılgınlığından başlamak istiyorum . Gayet aklı selim
bir arkadaşımla geçen laflıyoruz; en son dantelli elle dikilen yorgan
alındığını söyledi (400-500 tl falan imiş). Göz göze bile gelemedik. Kendisi
hayır demiş ama oy birliğince ona ihtiyacının olduğuna karar vermişler. Neymiş
bu böyle evlendikten sonra serecekmiş yatağına gelenler görecekmiş ,yatak
odasına doluşacaklarmış. Birine “Evet” dediğinde kendini böyle pozisyonlarda
bulabiliyorsun demek diye düşündüm.
Ya da ne bileyim bir bakmışsın kafanda 2 kilo gelin başı ,4
kilo gelinlikle ,keseye altınları koyuyorsun. En çok dikkatimi çeken de bu tip
durumlarda galiba önce modern görünen aile büyükleri aklını kaybediyor.Yıllardan beri içlerine
attıkları adet,gelenek,görenek hortlayıveriyor. Hurç, zıbın diye kelimeler var
biliyor musunuz?Beyazın da üç çeşiti var mesela. ..
Gelinle damadın eğlenemediği düğünler üzüyor beni ,gelinin
makyajının tüm salonun öpücükleriyle temizlenmesi ,damadın dağılmış gömlek ve
kravatı ;sonrasında ” düğünüm mü hiç hatırlatma” !
Sanki ayı kapanı kurarak yakalıyorlar adamları , “pırlanta
değil elmasa söz verdi almazsa ,papaz oluruz” diyeni var. Daha bu hafta
pırlantayla elmasın iki farklı şey olduğunu öğrendim .Benim gibi yeni
öğrenecekler için ; “Elmas, yerin altında yüksek ısı ve basınçla
oluşan madenin ismidir. Pırlanta ise elmasın özel kesilmiş haline verilen
isimdir.”.Hayatınıza katkı sağlamayacak ama yarın öbür gün için ,bilgi
bir köşede dursun veya unutun.
Bir klişe ile yazımı sonlandırmak istiyorum . “Gelinlik her
genç kızın rüyası” olabilir. Zerafetiyle üç beyazıyla güzeldir,şüphesiz. Devleştirilen
herşeyle aynı boy olduğunuzu görünce ,büyüsü bozuluyor. Bu süreçlerden geçen
çiftler dirence karşı kırılabiliyorlar,yıpranıyorlar. Herşey bana göre sadeliği
ve zerafetiyle güzel. Aşk zaten başlı başına süslü,zarif ,kendi geleneğine
bağlı bir duygu ,herşey aşka yakışır olmalı değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder